Su altı görüntü yönetmeni ve belgesel yapımcısı Tahsin Ceylan, AAtölye’nin konuğu oldu
Dünyaca ünlü su altı görüntü yönetmeni ve belgesel yapımcısı Tahsin Ceylan, AAtölye'deki "Gözcü: Tahsin Ceylan ile Karadeniz ve Marmara'yı Tanıyalım" etkinliğinde deneyimlerini anlattı.
Anadolu Ajansı (AA) Akademi koordinasyonunda, AA Görsel Haberler Direktörü Fırat Çağlayan Yurdakul moderatörlüğünde düzenlenen etkinliğe, su altı görüntü yönetmeni ve belgesel yapımcısı Tahsin Ceylan, AA personeli ve davetliler katıldı.
Fırat Çağlayan Yurdakul’un, son dönemde Marmara Denizi’nde görülmeye başlanan su marulunun faydalı olup olmadığına yönelik sorusuna Ceylan, deniz maruluna, Marmara Denizi’nden Hopa’ya bütün kıyı bölgelerde rastlanabileceğini söyleyerek, “Aslında bilimsellikte bu, kirliliğin de indikatör türü. Özellikle evsel atıkların neden olduğu azot ve fosfor açısından zengin maddelerin denize karıştığı bütün yerlerde Ulva Lactuca (deniz marulu) hızla yayılıyor ve çoğalıyor. Demek ki Marmara Denizi’ne ve Karadeniz’e evsel atıklar bırakılıyor.” dedi.
“Deniz anaları, kapalı koy ve körfezleri tercih ediyor”
Yurdakul’un, “Deniz anaları kirlilikle beraber ortaya çıktı ve kirlilikten beslendiğiyle ilgili yanlış bir algı vardı. Bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz?” sorusu üzerine ise Ceylan, deniz analarının düşük oksijenli alanlara yüksek tolerans gösterdiği ve üremek için kapalı koy ve körfezleri tercih ettiğini söyledi.
Ceylan, “Kapalı koy ve körfezler zaten su hareketinin çok olmadığı yerlerdir. Onun için de o alanları özellikle tercih ediyorlar ve orada da tomurcuklanıyorlar.” dedi.
Deniz çayırlarının da son yıllarda Türkiye’nin gündeminde olduğunu belirten Ceylan, solunan havanın yüzde 20’sini deniz çayırlarına borçlu olunduğunu aktardı. Deniz çayırlarının saatte 6 litre suyu süzdüğünü aktaran Ceylan, Marmara Denizi’nin şu anda bu çayırların sağlıklı olarak yaşayabildiği alanlardan biri olduğunu kaydetti.
Yurdakul’un, peygamber balığını Marmara Denizi’nde ilk kez görüntüleyenin Tahsin Ceylan olduğunu hatırlatması üzerine, Ceylan da o günden sonra peygamber balığını bir daha görüntüleyemediğini belirterek, “Biz bunu bir gece dalışında görüntüledik ve şok olduk. Beklemediğimiz bir şeydi. Bizim için de çok güzel bir anı oldu.” dedi.
Çektiği görüntüleri gören bazı kişilerin, bu çekimlerde filtre kullanıp kullanmadığına yönelik soru sorduğunu aktaran Ceylan, su altında filtre kullanmadıklarını, sadece güneş ışığını taklit eden bir ışık kullandıklarını ifade etti.
“Karadeniz’de 100 çeşit balık varsa bu 100 çeşidin popülasyonu fazla”
Yurdakul’un, “Karadeniz en genç deniz mi?” sorusu üzerine ise Ceylan, “Bilim insanları Karadeniz’e 7 bin 500 yaş koyuyorlar, yani ‘7 bin 500 yıllık bir deniz’ diyorlar ve ‘dünyanın en genç denizi’ olarak da bilim insanları tarafından bu literatür kullanılıyor.” karşılığını verdi.
Ceylan, Yurdakul’un, “‘Karadeniz’in dibinde yaşam yok’ diye bir şey hep kulağımıza aşina olmuştur. Bu doğru mu? sorusu üzerine ise bundan 7 bin 500 yıl önce tektonik kırılma sonucu Marmara’daki deniz sularının Karadeniz’e aktığını söyledi. Bunun sonucunda Karadeniz’deki tatlı su canlılarının öldüğünü söyleyen Ceylan, “Oradaki yaşam öldüğü zaman da çöktü. Bu ölen canlılar dibe çöktü ve dipte de hidrojen sülfür gazı üretimi oldu. Bilim insanlarına göre şu anda Karadeniz’in 150 metre, hatta en son okuduğum makalede 86 metrenin altında oksijen yok.” ifadelerini kullandı.
Ceylan, Karadeniz’de balık popülasyonun fazla olduğuna işaret ederek, “Karadeniz’de 100 çeşit balık varsa bu 100 çeşidin popülasyonu fazla. Bir yerde gece dalışı yaptığımızda belki 20 kırlangıç, 20 barbun görebiliyorsunuz.” dedi.
Yurdakul’un, “Karadeniz’de yakalanan balık miktarının, üretilen balık miktarının altına düştüğüne ilişkin sorusu üzerine Ceylan, “Karadeniz’de bir kere artık doğal ortamında olan balıkların insan nüfusuna yetişmesi mümkün değil. O yüzden bu tür kültür balıkçılığı sadece Karadeniz’de değil tüm dünyada hızla teşvik ediliyor. Desteklenmesi de gerekiyor.” dedi.
“Kültürel varlıklar insanların ilgisini çekiyor”
Ceylan, söyleşinin ardından konukların sorularını cevapladı.
Bir konuğun, “Karadeniz’in dalış turizmine açılması konusunda ne düşüyorsunuz? sorusuna Ceylan, özellikle Sinop’un su altı kültür varlıkları açısından zengin bir yer olduğunu bildirdi.
Alternatif dalış turizminin geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Ceylan, “Bu tür kültürel varlıklar insanların ilgisini çekiyor. Antik çapalar olsun, batıklar olsun… Aslında her platformda bunu gündeme taşıyoruz.” dedi.
Kaynak aA